SİZİN MEMLEKETTE KAÇ MANAV VAR?
Memleketin birinde, sadece bir tane manav varmış. Öyle bir memleketmiş ki; ekilecek bir metrekare tarlası bile yokmuş. Alternatifsiz olan manav da çürük-sağlam, eski-yeni demez, eline geçen her türlü meyve ve sebzeyi tezgâhına koyar ve almak zorunda olan insanlara satarmış.
Manavın çürük mallarını alan insanlar da: “Benim aldığım domates daha az çürük, senin sevdiğin biber daha fazla çürük, onun aldığı patlıcan tamamen solmuş, ötekinin aldığı karpuzun içi geçmiş” gibi tartışmalarla kavga ederlermiş. Manav ise, bu tartışmaları seyretmekle günlerini geçirir, bir ay önce aldığı meyveleri bile atmaz, hatta üzerlerine boya sürerek, yeni ve farklı imiş gibi vatandaşa satarmış. Çürük malları satmak suretiyle elde ettiği gelirlerden dolayı, o memleketin en saygın insanı olmuş.
Zamanla, yeni manav dükkânları açmak, imkânsızlıklara rağmen saksılarda bile meyve, sebze yetiştirmek için uğraş verenler olmuş; ama eski ve çürük malları yemeye alışmış olan halk, bu işe girişenlerin hepsini de alaşağı etmiş. İyi, temiz, sağlam ve yeni yetişmiş meyve sebzeye alışmamış; atasından, dedesinden bu yana hep çürük meyvelerle beslenen insanlara, taze ve temiz meyve sebze satmak, deveye hendek atlatmaktan daha zor bir hale gelmiş.
Tezgâhında eski ve çürük malları olan, sadece bir manavın olduğu bu memleketteki insanların bir kısmı ise; bazı şeyleri fark etmeye ve aslında manavın mallarının tamamının birbirinden farkı olmadığını, en sağdaki kasada bulunan domates ile en soldaki kasada bulunan salatalığın ve bunların arasındaki bütün nebatın çürük olduğunu anlatmaya, bu çürük mallardan kurtulmanın tek yolunun, bu manavdan alış veriş yapmamaktan geçtiğini söylemeye çalışmışlarsa da onların da sesini duyan olmamış.
Bu memleket, memleket olalı, onlarca yıl geçmiş olmasına rağmen, manav hâlâ aynı manav, hâlâ eski ve çürük olan malları satmakta ve vatandaşlar: “Ben daha az çürüğünü buldum, onu alacağım, senin alacak oldukların daha fazla çürük” gibisinden tartışmalara devam etmektedirler. Hatta bu memleketin tarihinde, öylesine “çürük” tartışmaları olmuş ki; “Seninki daha çürük, benimki daha sağlam” diye, kardeş kardeşe düşman olmuş ve birbirlerini öldürmüşler.
Bu manavın köşeyi döndüğü ve diğer insanların aç olduğu memlekette, manava yalakalık yapanlar da nemalanmış ve masum halkın sırtına basa basa günlerini gün etmeye başlamışlar. Çürük malların farkına varanlar mı? Onlar hâlâ seslerini duyurmaya çalışıyor ama nafile...
Sahi, sizin memlekette kaç manav var?
Yazalı 18 yıl oldu ama yazı eskimedi ve eskimeyecek...
30.07.2004-Gölbaşı
Mustafa Erkenekli
.